29 Temmuz 2010 Perşembe

Yaşıyorum!

Uzun zaman olmuş bloglamayalı. Ama yaşıyorum ben!
Şu mikro blog olayları çıktı çıkalı, mertlik bozuldu canım.

Efenim biz yaklaşık olarak 3-4 kişiydik!
Twittercan, Friendfeedhan, Facebookgil ve ben(?).

Hepsi aynı şeyin laciverdi ama olsun...

Ha bu arada bizim dış kapıya yeni bi mandal daha geldi 4SQ.

11 Mayıs 2009 Pazartesi

YAY Hareketi - Hep birlikte yaygara!

Son bir kaç yıldır malum dünyada ve ülkemizde internet kullanımı revaçta. Bir çoğumuz çeşitli araçlarla ve/ya amaçlarla internet emekçisiyiz. İnternet dediğin sonsuz bir dünya (!) dibini bulana bütün servetimi bağışlayacağım.

Geçtiğimiz günlerde Olcayto Cengiz şöyle bir yazı ve aşağıdaki videoyu paylaşmıştı blogunda;

sansüresansür ekibi de yay hareketini başlattı, peki nedir YAY HAREKETİ?

Yay! Hareketi, adı üstünde, yaymaktan geliyor. Sanal ortamda, gerçek hayatta, elimizden geldiğince tepkimizi yaymak anlamını içeriyor.

11 Mayıs itibariyle, videolarımızı, manifestomuzla beraber bloglarımızda yayınlayarak, ortak bir mesaj vermeyi hedefliyoruz. Aynı gün, aynı mesajla ortaya atılarak kamuoyunun dikkatini çekmeyi amaçlıyoruz.

Öte yandan, videolar ve banner’lar sanalda yayılırken, gerçek hayatta da boş durmuyoruz tabii ki. Tepkimizi internetten çıkarıp, dışarıda da göstermek için poster ve sticker gibi malzemelerimizden faydalanacağız. Amaç belli: Sansür, her yerde karşınıza çıkabilir. Malzemeler de bu doğrultuda hazırlandı, boşlukları malzemeyi kullandığınız yere göre yazabilirsiniz.

Örneğin, posteri bir restoranta astınız, boşluğu “Bu restoranta erişim engellenmiştir” şeklinde doldurabilirsiniz.

Bu fikirden hareketle aklınıza yeni bir malzeme fikri gelirse, atış serbest. Neler mi olabilir? Tribünlerde “bu tribüne erişim engellenmiştir” pankartı açmak olabilir, yine mecrasına uygun mesajlarla amerikan servis, tişört, bardak altlığı, föy, stensil gibi daha pek çok şey olabilir, bundan sonrası hepimizin hayal gücüne kalıyor aslında.

Sizden tek isteğimiz, bu malzemeleri kullandığınızda ya da gerçek hayatta karşınıza çıktığında, hemen bir fotoğrafını çekip, nerede olduğu bilgisiyle birlikte bize göndermeniz. Hareketin ne kadar yayıldığını görmek ve fotoğraflarla sitemizde sergilemek istiyoruz.

Kısıtlı sayıda malzeme elimizden bulunuyor. Bir süre için bize yazarak malzeme temin edebilirsiniz ya da doğrudan bu sayfadan indirip, kendiniz basabilirsiniz.
Malzemelerden bir kaç özet geçeyim; İlkay Kopan'ın yönettiği sansüresansür viral videoarı!










Eğer siz de destek olmak istiyorsanız, YAY Hareketi sayfasından malzemeleri kolayca kullanabilirsiniz.

21 Nisan 2009 Salı

Haklılar mı? Güçlüler mi?

Kariyer çok uzun bir koşu pistidir, koş koş bitmez. Pistten ziyade koşu bandıdır belkide, elektrik kesilene dek döner durur... Hırs, para, deneyim, çevre, koltuk vesaire... Her sektörde kariyercilik oyunu olduğu aşikâr.

Kariyer oyununda iyi puan kazanmak için gece gündüz hırpalanmak, uçak kabinlerini ofis ortamına çevirmek, öğrenciyken sıralarda yıllarca dirsek çürütmek. Bunların hepsi müthiş bir emek, müthiş bir savaş. Peki bu savaşı kim kazanır?

Kırmızı köşede 'Haklılar'...
Mavi köşede 'Güçlüler'...
Kuru fasülyemiz ise 'Fırsatçılar'...

Her köşeninde bahisçileri mevcut; Bilenleri, tanıkları, yalakaları ve hazırcıları...

Haklılar; kendilerine haklılar, zamanında oyunu bir yerden başlatmış oyunculardır.
Güçlüler; kendilerine göre güçlüler, oyun öncesi antremanı bitirmiş veya devam ettiren oyuncular.
Fırsatçılar; kendilerine göre oyunu daha önce oynamış yedek oyuncular -kondüsyonları pek yüksektir-

Bu oyunun kuralı yok, topu bir şekilde kapan hücuma geçiyor.

...devam edecek...

16 Nisan 2009 Perşembe

23 Nisan'da çok özel bir konuğumuz var!

Çocukları çok severim, çocukken de sevilmeyi beklerdim, çocuklar sevilmeliler. Eğitim ve öğretim hayatımızın ilk yıllarında And içerdik her sabah sınıflara girmek için. Yıllarca gururla, heyecan ile seslendirdim. "Büyüklerimi saymak, küçüklerimi sevmek!"

Çocukken televizyonlarda ana haber bültenlerinde denk gelirdim, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında Cumhurbaşkanlığımızın koltuğu 1 saatliğine yaşıtlarıma verilirdi ve ben de içten içe kıskanırdım neden ben değilim diye, çocukluk işte. :)

Cankız Onur Kum böyle bir fikir atıverdi ortaya, çok beğendik bu fikri tabi. Benim çektiğimi bir nebze olsa da çekmesinler diye :) Karar aldık bir çok Blogger arkadaşlarımızca ve bu kampanyaya destek olmaya, 1 günlüğüne dert ortağımız bloglarımızı onlarla tanıştırmak istedik. :)

...ve bu blogun 23 Nisan'da çok özel bir konuğu olacak, sizlere çok önemli şeylerden bahsedicek.

23 Nisan'da görüşmek üzere ;)

13 Nisan 2009 Pazartesi

Benim için Efes!

Benim için Efes başkaydı, bambaşka. Özel günlerde aile büyüklerime servis yapma bahanesiyle çok küçükken tattım ucundan da olsa. O yaşlarda arkadaşlar arasında birbirimize üstünlük taslarcasına ben 5-6 yaşlarımda Efes içtim naaaber? gibisinden sohbetler kurardık. Mahalle büyüklerimizin site otoparkında içki zamanı geldiğini her yaz akşamı ilk ben anlardım ve yanlarına gider en yakın bayiiye beni göndermelerini üstü kalsın demelerini, kalanıyla kendine o hani futbolcu yapışkanlı cikletlerden varya onlardan al demelerini beklerdim. Her gidişimde mutlaka para üstü kalırdı ve ben ciklet yerine 1 şişe de olsa Efes alırdım.

Genciz artık, 'tek nefeste kaç efes?' yarışmaları yapıyoruz kendi çapımızda. Kaybeden çerezlerimizi alıyor ya da o an ki sohbetin neşe kaynağı oluyor istemeden. Zamanında bira satan bazı amcalar yaşın küçük sana satamam derlerdi, ama afacandık biraz 'sen bana ver ben sana müşteri getireyim' derdim. Bu günler geri de kalmıştı artık ve anladım ki her Efes yaşının da bir güzelliği var, yaşayınca. Kim bir oturuşta kaç şişe içer bunları hesaplıyoruz, öğrenciyiz. ;) Yaratıcılığımız tavan yapıyor, bilgi dağarcıklarımız kültürel faaliyetler için hazırlanıyor artık.
Festivallere, şenliklere Efes yoksa ben de yokum! esprileri geçiştiriyoruz aramızda.

...ve hayallerim var, çok daha güzel günlerim olacak. Sağlığına diyip dostlarımla Efes eşliğinde yaşayacağım o güzel anları. Umarım çok yaşlanmadan gerçekleşirler. :)
1000 karaktere sığdıramadım Benim için Efes'i, blogumda da yazmak daha iyi oldu! : ) Efes Pilsen'in 40. yaş gününü kutlarım...

Son aylarda!

Yazıya nereden başlaşam bir türlü bilemedim esasen. Yazıyorum, siliyorum. Kendimi de iyi hissetmek adına böyle bir giriş yapayım dedim.

Son aylarda hayatımın en zor, en itilmiş günlerini geçirdiğimin farkıdaydım. Bir yanda kariyer hedeflerim, diğer yanda çekindiğim sevdiklerim. Benim için iki madde vardı sanki o zamanlar... Aslında hâlâ pek çok şeyin değiştiği söylenemez ama en azından düzene giriyor gibi. İşte o günlerde yine de anı yaşamaya ve pozitif olabilmeye çalışıyordum. Evimden uzak bir yerlerdeydim, her şey rafa kaldırılmıştı sanki.

Analistik gücümü de hissetmeme sebep olan o zamanlarda pek çok çetele çıkardım. Neredeyim? Ne yapıyorum? Ne yapmalıyım? Neler oluyor? Yanlış giden bazı şeyler vardı (biri hâlâ hızla sürüyor) onları düzeltmeye çalıştım, çalışıyorum.

Dertlerimden bahseden biri olamadığımdan kısa kısa post-itçikler tutuşturuyorum buralara...

Geçtiğimiz pazartesi günü ani bir post ve telefonla yeni mecramız, heyecanlı maceramız Paramarka.com Kreatif - İnteraktif Reklam ve Pazarlama A.Ş.'de kendimi işe aldırdım. (Nasıl mı oldu? Bir sonra ki yazı dizisinde!) Bu yeni bir başlangıç oldu benim için, kaldığım yerden devam etmemi sağladı. E daha n'olsun? :)

Her şeye rağmen, life goes on! :)

6 Nisan 2009 Pazartesi

Pijama, terlik, reklam! Paramarka.com

Paramarka, “Herkes reklamcı olabilir” sloganıyla yola çıktı ve bu akşam ilk yarışmanın kazananları belli oluyor. Çilek çocuk odasının slogan yarışmasını kazananları ödül alacak.

Yarışma sonucunda iki birinci seçildi; biri üyeler tarafından en çok oy alan, diğeriyse marka yöneticileri tarafından en beğenilen çalışma. Her iki reklamcı 1.000’er TL olmak üzere toplam 2.000TL para ödülünün sahibi olacak.

Paramarka.com beyin, göz ve kulak olmak üzere üç ana bölümden oluşuyor. Beyin’de reklam dünyasına ilgi duyan ve bu dünyada varolmak isteyen herkes hedefleniyor. Burada Türkiye’nin önde gelen ve beğenilen markaları ya da ürünlerine ilişkin bilgiler verilerek katılımcılardan bununla ilgili bir reklam hazırlaması isteniyor. Sonrasında hazırlanan reklamlar kullanıcıların oylamasına sunuluyor ve kazanan reklama marka tarafından bir para ödülü veriliyor.

Sitenin henüz aktive olmayan diğer iki bölüm göz ve kulak ise önümüzdeki aylarda faaliyet geçecek. Göz bölümünde kullanıcılar reklamları izleyip değerlendirirken, Kulak bölümünde kullanıcılar markalara ve ürünlere ilişkin deneyimlerini diğer katılımcılarla paylaşacaklar.

Paramarka.com, markaların reklamını internet üzerinden tüketicinin kendisine yaptırarak müşterinin o ürün veya hizmetle en yakın ilişkiye geçmesini sağlayan bir online platformdur. Paramarka tüketicilere, markalar için çeşitli kampanyalar hazırlayarak ve izledikleri reklamları yorumlayıp sitedeki anketleri doldurarak para kazanma imkânı sağlar. Markalara da ürün ve hizmetlerini yeni bir mecrada hedef kitlelerine doğrudan ve interaktif bir şekilde ulaştırma imkânı sağlar.

Facebook grub sayfaları: http://www.getir.net/uc1

22 Ocak 2009 Perşembe

12 Ocak 2009 Pazartesi

eTohum'a davetlisiniz!

Geçtiğimiz Haziran ayından bu yana hız kesmeden süren girişimci-yatırımcı buluşma noktası olan eTohum kafe toplantıları en önemli sürecine girmek için gün saymaya başladı. Burak Büyükdemir tarafından yürütülen eTohum'u ilk kez mi duydunuz? Peki o zaman sizi şöyle alalım.

Uzun zamandır beklenilen hafta sonu toplantısı; İTÜ Maçka Kampüsü İşletme Fakültesinde, İşletme Mühendisliği Kulübü işbirliğiyle 31 Ocak Cumartesi günü 11.00-17.00 saatlerinde gerçekleştirilecek. Yatırım yapılabilecek 15 internet girişimcisi açıklanacak. Emin olun çok keyif alacaksınız. Şimdiden yerinizi ayırtın ve başka bir program yapmayın.

Bulunduğum her toplantıda tüm katılanlar gibi bana da bir çok önemli değer katan eTohum'a sizleri de davet etmeden edemedim. Facebook etkinlik sayfasından katılma durumunuzu belirtebilirsiniz.

Görüşmek üzere...