21 Nisan 2009 Salı

Haklılar mı? Güçlüler mi?

Kariyer çok uzun bir koşu pistidir, koş koş bitmez. Pistten ziyade koşu bandıdır belkide, elektrik kesilene dek döner durur... Hırs, para, deneyim, çevre, koltuk vesaire... Her sektörde kariyercilik oyunu olduğu aşikâr.

Kariyer oyununda iyi puan kazanmak için gece gündüz hırpalanmak, uçak kabinlerini ofis ortamına çevirmek, öğrenciyken sıralarda yıllarca dirsek çürütmek. Bunların hepsi müthiş bir emek, müthiş bir savaş. Peki bu savaşı kim kazanır?

Kırmızı köşede 'Haklılar'...
Mavi köşede 'Güçlüler'...
Kuru fasülyemiz ise 'Fırsatçılar'...

Her köşeninde bahisçileri mevcut; Bilenleri, tanıkları, yalakaları ve hazırcıları...

Haklılar; kendilerine haklılar, zamanında oyunu bir yerden başlatmış oyunculardır.
Güçlüler; kendilerine göre güçlüler, oyun öncesi antremanı bitirmiş veya devam ettiren oyuncular.
Fırsatçılar; kendilerine göre oyunu daha önce oynamış yedek oyuncular -kondüsyonları pek yüksektir-

Bu oyunun kuralı yok, topu bir şekilde kapan hücuma geçiyor.

...devam edecek...

16 Nisan 2009 Perşembe

23 Nisan'da çok özel bir konuğumuz var!

Çocukları çok severim, çocukken de sevilmeyi beklerdim, çocuklar sevilmeliler. Eğitim ve öğretim hayatımızın ilk yıllarında And içerdik her sabah sınıflara girmek için. Yıllarca gururla, heyecan ile seslendirdim. "Büyüklerimi saymak, küçüklerimi sevmek!"

Çocukken televizyonlarda ana haber bültenlerinde denk gelirdim, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında Cumhurbaşkanlığımızın koltuğu 1 saatliğine yaşıtlarıma verilirdi ve ben de içten içe kıskanırdım neden ben değilim diye, çocukluk işte. :)

Cankız Onur Kum böyle bir fikir atıverdi ortaya, çok beğendik bu fikri tabi. Benim çektiğimi bir nebze olsa da çekmesinler diye :) Karar aldık bir çok Blogger arkadaşlarımızca ve bu kampanyaya destek olmaya, 1 günlüğüne dert ortağımız bloglarımızı onlarla tanıştırmak istedik. :)

...ve bu blogun 23 Nisan'da çok özel bir konuğu olacak, sizlere çok önemli şeylerden bahsedicek.

23 Nisan'da görüşmek üzere ;)

13 Nisan 2009 Pazartesi

Benim için Efes!

Benim için Efes başkaydı, bambaşka. Özel günlerde aile büyüklerime servis yapma bahanesiyle çok küçükken tattım ucundan da olsa. O yaşlarda arkadaşlar arasında birbirimize üstünlük taslarcasına ben 5-6 yaşlarımda Efes içtim naaaber? gibisinden sohbetler kurardık. Mahalle büyüklerimizin site otoparkında içki zamanı geldiğini her yaz akşamı ilk ben anlardım ve yanlarına gider en yakın bayiiye beni göndermelerini üstü kalsın demelerini, kalanıyla kendine o hani futbolcu yapışkanlı cikletlerden varya onlardan al demelerini beklerdim. Her gidişimde mutlaka para üstü kalırdı ve ben ciklet yerine 1 şişe de olsa Efes alırdım.

Genciz artık, 'tek nefeste kaç efes?' yarışmaları yapıyoruz kendi çapımızda. Kaybeden çerezlerimizi alıyor ya da o an ki sohbetin neşe kaynağı oluyor istemeden. Zamanında bira satan bazı amcalar yaşın küçük sana satamam derlerdi, ama afacandık biraz 'sen bana ver ben sana müşteri getireyim' derdim. Bu günler geri de kalmıştı artık ve anladım ki her Efes yaşının da bir güzelliği var, yaşayınca. Kim bir oturuşta kaç şişe içer bunları hesaplıyoruz, öğrenciyiz. ;) Yaratıcılığımız tavan yapıyor, bilgi dağarcıklarımız kültürel faaliyetler için hazırlanıyor artık.
Festivallere, şenliklere Efes yoksa ben de yokum! esprileri geçiştiriyoruz aramızda.

...ve hayallerim var, çok daha güzel günlerim olacak. Sağlığına diyip dostlarımla Efes eşliğinde yaşayacağım o güzel anları. Umarım çok yaşlanmadan gerçekleşirler. :)
1000 karaktere sığdıramadım Benim için Efes'i, blogumda da yazmak daha iyi oldu! : ) Efes Pilsen'in 40. yaş gününü kutlarım...

Son aylarda!

Yazıya nereden başlaşam bir türlü bilemedim esasen. Yazıyorum, siliyorum. Kendimi de iyi hissetmek adına böyle bir giriş yapayım dedim.

Son aylarda hayatımın en zor, en itilmiş günlerini geçirdiğimin farkıdaydım. Bir yanda kariyer hedeflerim, diğer yanda çekindiğim sevdiklerim. Benim için iki madde vardı sanki o zamanlar... Aslında hâlâ pek çok şeyin değiştiği söylenemez ama en azından düzene giriyor gibi. İşte o günlerde yine de anı yaşamaya ve pozitif olabilmeye çalışıyordum. Evimden uzak bir yerlerdeydim, her şey rafa kaldırılmıştı sanki.

Analistik gücümü de hissetmeme sebep olan o zamanlarda pek çok çetele çıkardım. Neredeyim? Ne yapıyorum? Ne yapmalıyım? Neler oluyor? Yanlış giden bazı şeyler vardı (biri hâlâ hızla sürüyor) onları düzeltmeye çalıştım, çalışıyorum.

Dertlerimden bahseden biri olamadığımdan kısa kısa post-itçikler tutuşturuyorum buralara...

Geçtiğimiz pazartesi günü ani bir post ve telefonla yeni mecramız, heyecanlı maceramız Paramarka.com Kreatif - İnteraktif Reklam ve Pazarlama A.Ş.'de kendimi işe aldırdım. (Nasıl mı oldu? Bir sonra ki yazı dizisinde!) Bu yeni bir başlangıç oldu benim için, kaldığım yerden devam etmemi sağladı. E daha n'olsun? :)

Her şeye rağmen, life goes on! :)

6 Nisan 2009 Pazartesi

Pijama, terlik, reklam! Paramarka.com

Paramarka, “Herkes reklamcı olabilir” sloganıyla yola çıktı ve bu akşam ilk yarışmanın kazananları belli oluyor. Çilek çocuk odasının slogan yarışmasını kazananları ödül alacak.

Yarışma sonucunda iki birinci seçildi; biri üyeler tarafından en çok oy alan, diğeriyse marka yöneticileri tarafından en beğenilen çalışma. Her iki reklamcı 1.000’er TL olmak üzere toplam 2.000TL para ödülünün sahibi olacak.

Paramarka.com beyin, göz ve kulak olmak üzere üç ana bölümden oluşuyor. Beyin’de reklam dünyasına ilgi duyan ve bu dünyada varolmak isteyen herkes hedefleniyor. Burada Türkiye’nin önde gelen ve beğenilen markaları ya da ürünlerine ilişkin bilgiler verilerek katılımcılardan bununla ilgili bir reklam hazırlaması isteniyor. Sonrasında hazırlanan reklamlar kullanıcıların oylamasına sunuluyor ve kazanan reklama marka tarafından bir para ödülü veriliyor.

Sitenin henüz aktive olmayan diğer iki bölüm göz ve kulak ise önümüzdeki aylarda faaliyet geçecek. Göz bölümünde kullanıcılar reklamları izleyip değerlendirirken, Kulak bölümünde kullanıcılar markalara ve ürünlere ilişkin deneyimlerini diğer katılımcılarla paylaşacaklar.

Paramarka.com, markaların reklamını internet üzerinden tüketicinin kendisine yaptırarak müşterinin o ürün veya hizmetle en yakın ilişkiye geçmesini sağlayan bir online platformdur. Paramarka tüketicilere, markalar için çeşitli kampanyalar hazırlayarak ve izledikleri reklamları yorumlayıp sitedeki anketleri doldurarak para kazanma imkânı sağlar. Markalara da ürün ve hizmetlerini yeni bir mecrada hedef kitlelerine doğrudan ve interaktif bir şekilde ulaştırma imkânı sağlar.

Facebook grub sayfaları: http://www.getir.net/uc1