13 Nisan 2009 Pazartesi

Benim için Efes!

Benim için Efes başkaydı, bambaşka. Özel günlerde aile büyüklerime servis yapma bahanesiyle çok küçükken tattım ucundan da olsa. O yaşlarda arkadaşlar arasında birbirimize üstünlük taslarcasına ben 5-6 yaşlarımda Efes içtim naaaber? gibisinden sohbetler kurardık. Mahalle büyüklerimizin site otoparkında içki zamanı geldiğini her yaz akşamı ilk ben anlardım ve yanlarına gider en yakın bayiiye beni göndermelerini üstü kalsın demelerini, kalanıyla kendine o hani futbolcu yapışkanlı cikletlerden varya onlardan al demelerini beklerdim. Her gidişimde mutlaka para üstü kalırdı ve ben ciklet yerine 1 şişe de olsa Efes alırdım.

Genciz artık, 'tek nefeste kaç efes?' yarışmaları yapıyoruz kendi çapımızda. Kaybeden çerezlerimizi alıyor ya da o an ki sohbetin neşe kaynağı oluyor istemeden. Zamanında bira satan bazı amcalar yaşın küçük sana satamam derlerdi, ama afacandık biraz 'sen bana ver ben sana müşteri getireyim' derdim. Bu günler geri de kalmıştı artık ve anladım ki her Efes yaşının da bir güzelliği var, yaşayınca. Kim bir oturuşta kaç şişe içer bunları hesaplıyoruz, öğrenciyiz. ;) Yaratıcılığımız tavan yapıyor, bilgi dağarcıklarımız kültürel faaliyetler için hazırlanıyor artık.
Festivallere, şenliklere Efes yoksa ben de yokum! esprileri geçiştiriyoruz aramızda.

...ve hayallerim var, çok daha güzel günlerim olacak. Sağlığına diyip dostlarımla Efes eşliğinde yaşayacağım o güzel anları. Umarım çok yaşlanmadan gerçekleşirler. :)
1000 karaktere sığdıramadım Benim için Efes'i, blogumda da yazmak daha iyi oldu! : ) Efes Pilsen'in 40. yaş gününü kutlarım...

Son aylarda!

Yazıya nereden başlaşam bir türlü bilemedim esasen. Yazıyorum, siliyorum. Kendimi de iyi hissetmek adına böyle bir giriş yapayım dedim.

Son aylarda hayatımın en zor, en itilmiş günlerini geçirdiğimin farkıdaydım. Bir yanda kariyer hedeflerim, diğer yanda çekindiğim sevdiklerim. Benim için iki madde vardı sanki o zamanlar... Aslında hâlâ pek çok şeyin değiştiği söylenemez ama en azından düzene giriyor gibi. İşte o günlerde yine de anı yaşamaya ve pozitif olabilmeye çalışıyordum. Evimden uzak bir yerlerdeydim, her şey rafa kaldırılmıştı sanki.

Analistik gücümü de hissetmeme sebep olan o zamanlarda pek çok çetele çıkardım. Neredeyim? Ne yapıyorum? Ne yapmalıyım? Neler oluyor? Yanlış giden bazı şeyler vardı (biri hâlâ hızla sürüyor) onları düzeltmeye çalıştım, çalışıyorum.

Dertlerimden bahseden biri olamadığımdan kısa kısa post-itçikler tutuşturuyorum buralara...

Geçtiğimiz pazartesi günü ani bir post ve telefonla yeni mecramız, heyecanlı maceramız Paramarka.com Kreatif - İnteraktif Reklam ve Pazarlama A.Ş.'de kendimi işe aldırdım. (Nasıl mı oldu? Bir sonra ki yazı dizisinde!) Bu yeni bir başlangıç oldu benim için, kaldığım yerden devam etmemi sağladı. E daha n'olsun? :)

Her şeye rağmen, life goes on! :)